Emre, tek bir çocuğun gururlu babasıdır. Onun yanı sıra, kalbinde geniş bir yer ayırdığı Kontes, Kemal, Melih, Melike ve Meriç adında dostları da bulunuyor. Onları sadece arkadaş olarak görmüyor, onlar Emre'nin geniş ailesinin birer parçası. Bu ekip, Emre'nin hayatının renkli ve hareketli olmasını sağlıyor. Herkes Emre'yi çok sever çünkü onun kalbi, Uşak ovasının genişliği kadar geniş ve derin. Öyle ki, Porsche model arabasında bile iyilik ve kahkaha dolu yolculuklar yapar. Evet, yanlış duymadınız, Emre'nin bir Porsche'si var! "Her keşişin bir Porsche'si olmalı!" derdi hep.
Bu araba sadece bir ulaşım aracı değil, Emre'nin ruhani yolculuklarında ona eşlik eden bir dost. Porsche'nin içinde meditasyon yaparken, hız limitlerini aşmamak konusunda mantralar okuduğu rivayet edilir.
Ve tabii ki, Lea! Emre'nin kızı gibi gördüğü, sevimli mi sevimli köpeği. Lea, Emre'nin keşiş hayatının neşesi ve yoldaşı. Lea, Porsche'un ön koltuğunda otururken, pencereden dışarıya bakar ve Emre'nin hayatına ne kadar neşe kattığını bir kez daha hatırlatır. Emre ve Lea, yolların tozunu attırırken, kimse onların hızına ve neşesine yetişemez.
Emre, hayatına dokunduğu herkese mutluluk ve huzur getirir. Bir gün bir grup insan toplanmış, "Emre'nin size nasıl dokunduğunu anlatın," demişler. Biri demiş ki, "Bir gün stresli bir dönemdeydim ve Emre bana hayatımın en güzel tavsiyesini verdi: 'Hayat bir Porsche gibidir, hız yapmak önemli değildir, önemli olan virajları güzel alabilmektir!' dedi. O an ne kadar haklı olduğunu anladım; hayatı sadece hızla değil, doğru zamanlama ve keyif alarak yaşamanın önemini öğretti bana."
Emre'nin hayatı, neşe, sevgi ve bolca kahkahayla doludur. Herkesin hayatına dokunarak, etrafındaki herkesin yüzünü güldürmeyi başaran bu iyi kalpli keşiş, Uşak'ın gururu, Porsche'nin en çok yakıştığı kişi ve Lea'nın en sevdiği insan olarak bilinir.
İyi ki varsın Keşiş.
Seni Seviyoruz.